Ankara’nın bu soğuk gününde gece başlayıp bir ara mola verip akşam 5’te tekrar başlayan yağmurun da bu satırları yazmak pek eğlenceli olmayacak ama yine de deneyeceğim 😉

2013 senesinde hiç daha önce hayalini kurmadığımız aklımızın ucundan  geçmeyen bir tatil yaptık. Nereye gitsek ne yapsak diye düşünürken eşim gel sadece gezelim,  bütün kahverengi tabelalara gidelim çadırda kalalım dediğinde hayatımın en güzel tatili olacağını hiç düşünmemiştim.

Çadır nedir nasıl alınır nelere dikkat etmeliyiz hiç bir araştırma yapmadan kendimizi bauhaus da bulduk. Ortaya açılmış fırsat reyonundan çokta ucuza bir çadır aldık. Başka bir şeye gerek var mı diye araştırmadan birde karnımız doysun diye sabit duran barbekü tarzı bir mangal aldık çıktık 🙂 o matlar sadece pilates için kullanılır düşüncesindeyiz tabi. 2 battaniye 2 yastık yeter dedik.

Rotayı da İzmir olarak belirleyip yola çıktık. Eşim askerliğini orada yapmış belli ki anlatacak çok anısı var. Yola hep gece çıkmayı severiz. O gün biraz uykusuz olduğumuz için uyuyalım kaçta kalkarsak yola çıkarız dedik ve telefonlar susmayıp bizi yola çıkardı.

 
İzmire gittiğimiz de geç saat olmasına rağmen herkes kordon da geziyordu.  Yemek yedik saatini gördük biraz dolaştık çeşmeye doğru gidelim dedik ama uykusuzluk aşırı bastırınca terkedilmiş bir benzin istasyonunda durup arabada uyumak zorunda kaldık :))

Aa buda keyifli bir şeymiş dedik , daha sonra bir çok kez yapmak zorunda kaldık tabi 🙂

Çeşme de haritadan bulduğumuz bir kamp alanına gittik. Sanki hiç internet kullanmamışız hiç araştırma yapmayı bilmiyormuşuz gibi davranıyor olacağız ki hayatımda gördüğüm bir daha fırsatım olsa asla kalmayacağım bir kamp alanında kaldık. Tabi bilmediğimiz için bize ilk önce orası da güzel gelmişti. Sahili çok yakındı aşırı esiyordu dalgalardan doğru düzgün yüzemiyorduk ama amaç zaten deniz tatili değil kahverengi tabela görme tatiliydi 🙂

İlk gün yorgunluktan sahilde uyuyakalan biz kıpkırmızı olup o işkenceyle matsız düz olmayan saçma sapan eğimli bir yerde çadırda 2 gün kalabildik.. tuvalet rezalet. Duşun suyu akmıyor uzun kıvırcık saçlarıma şampuan sürsem durulanmıyor pislik için de geziyoruz. Kalesini neredeyse bütün kumrucularını gezip çeşme olayını bitirdik.  Kumrucular da çok vakit geçirmemizin sebebi tabi ki elektrik ve tuvalet! Kaldığımız kamp yerinde elektrik yoktu. Vardı da büyük çift kapılı buzdolabıyla gelen devasa çingene çadırı kuran 10 15 kişilik aileler gasp etmişti elektriği.

Neyse kötü anıları bırakıp devam edelim. Didime doğru yola çıktık. Bir gece de orada kalalım dedik. Akşam güzel bir saatte gittiğimiz için sahilinde turlayalım sonra kalacak yer bakarız dedik. İyi ki turlamışız.. Sahil boyu bütün cafelerde oyun havası tuhaf tipler yolun sonuna kadar bir umut gittik ama tek yabancı şarkı çalan cafe vardı içeride de 3 kişi anca vardır. Yok dedik burada kalamayız tekrar yola koyulduk..

Sanırım o gece de araba da uyuduk.. Sonra Efes 7 uyuyanlar Meryem Ana derken yolda bir kaç kahverengi tabela daha gezip son durağımız olduğunu farkettiğimiz bodruma geldik. Artık çok yorulmuş sırt ağrısından ve banyo yapamamaktan delirmiş birde güneş yanığı eziyetini çektğimiz için bir isyanla pansiyon aramaya başladık. Banane çadırdan Ya hu banyo istiyorum tuvalet istiyorum dedim.

Pansiyonlar full dolu. Boş olanlar otelden pahalı derken bir kamp yeri daha aradım. Bir şansı daha hakediyordu kampçılık.. Birde telefondaki bey çok ukala konuştu çok merak ettik nasıl bir yer gidip bakalım beğenmezsek kalmayız dedik ve Gümbet’e doğru yola çıktık.

Aman Allah’ım tuvaletleri var! Hemde tertemiz. Banyosu öyle.. Gezerken birde ne göreyim mutfağı var ve tamamen ücretsiz ocakları? Yok artık dedim Çeşme faciasından sonra 5 yıldızlı otel gibi gelecek bize burası 🙂 Sahili hemen içinde, elektrik trafoları var çek uzatmanı çadıra istediğin gibi kullan mükemmel!! Artık dedik kahverengi tabela yok 3 gün deniz tatili yapalım. Ya bu yaşıma kadar otellerde pansiyonlarda rezil olmuşum. Hayat çadırdaymış. Ne kadar geç yatarsan yat sabahın köründe dinç bir şekilde kalkıyorsun güneş uyutmuyor çünkü ama yorgun değilsin çünkü temiz hava doğadasın.

Bir terlikle 2 elbise ile koca tatili bitirdik. Doğallığın en dibini yaşıyoruz. Yemek için ister mangal yap ister ocağı mutfağı kullan her şey süperdi. En çok şaşırdığım şey ise nedense tek tük insan yapıyor böyle tatil diye düşünüyordum meğer bu bir alışkanlıkmış gelenekmiş. O sene yan çadırımızda kalan komşumuz bir sene sonra karavan almış çocuklarıyla hatta bebekleriyle gelenler. Köpekleri olanlar her şey o kadar güzel ve doğal ki anlatamam. Bir sene sonra doğruca Gümbete gittik arabayı park ettik bir daha da çıkmadık arabayla dışarı. Zaten bebeğimiz olacağını öğrendik o tatilde. Eşim 2 tane dövme yaptırdı. Sırtına Özge yazdırdı ❤ hiç gezmediğimiz  tamamen dinlenmek için gittiğimiz için bol bol kitap okuma doğayı dinleme enerji depolama bebeğimiz için hayaller kurma olarak geçti. Tabi şişme yatağımız dev pompamız uzatma fişimiz çok tecrübeli bir tatil oldu 🙂

 

 
Sonra ki sene bebeğimiz doğduğu için malesef Marmaris’te bir pansiyona gittik. Tatil yaptığımızı anlamadan döndük.. Tek güzel yani diğer köpeğimiz Miçomuz da yanımızdaydı ve anne baba çocuk köpek tatili yaptık 🙂

 

Bu yaz bebeğimiz 2 yaşında olduğu için artık güzel bir büyük çadır alıp tekrar Bodrum’a doğru gideceğiz umarım..

Fırsatınız varsa mutlaka deneyin doğal tatili çadırı kampı pişman olmayacaksınız..

By ozge

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir